Dizine kadar ırmağın içindesin, sense kendinden habersiz bundan şundan su arıyorsun. Önünde de, arkanda da akarsu var; ama gözlerinin önünde ve arkasında set var. Denizdeki inci gibi “Deniz nerede?” der; o hayal, sedef gibi onun duvarıdır.
(V/1073-1083).
Ey dostlar! Gönül, güven yurdudur; orada pınarlar, gül bahçesi içinde gül bahçesi vardır. Ey yürüyen! Kalbine yönel ve yürü; orada ağaçlar ve akan pınarlar vardır
(III/514-516).
Topraktan yeşeren gül bahçesi, yok olur; gönülden yeşeren gül bahçesi ne hoştur!
(VI/4647-4650).
Başının tepesinde ekmek dolu bir sepet var, sense kapı kapı ekmek parçası istiyorsun. Başınla ilgilen, dik başlılığı bırak. Git, gönül kapısını çal. Niçin her kapıdasın?
(V/1073-1083).
Açlık Hakk’ın özel kullarına verilmiştir; böylece açlıkla güçlü aslan olurlar.
(V, 2831-2853)
Açlık derdi, sermayesi olan kişinin bütün parçalarına yenilik gelir. Tat açlıktandır, yeni/güzel yiyecekten değildir; aç hâlde arpa ekmeği şekerden daha tatlıdır
(VI/4293-4294).
Su yolu kapanınca yoksul kalır; pınarı, kendi içinden ara
(IV, 1964-1967)
1 yorum:
blogun cok guzel gorunuyor. bizi daha cok beslemelisin. mevlana hikayeleri de bekliyoruz senden :)
ellerine saglik,
murat temiz
Yorum Gönder